Bu sabah, tüm alışkanlıklarımdan sıyrılmaya karar verdim. Elimde bir defter ve yarım kalmış bir kalemle sokak sokak dolaşmaya başladım. Biraz yorgun, biraz da meraklı.
Aklımda, gece gördüğüm rüyanın hafifliği...
Hiç bilmediğim bir sokakta kendimi bulmuş, duvarlara kazınmış yazıları okuyordum. Yazılarda “Mucizeler her gün yaşanır, yeter ki görmeyi bil” diye bir cümle dikkatimi çekti.
Günün ilk ışıkları, şehrin tozlu kaldırımlarına vururken, benzer bir sokakta buldum kendimi. Her köşede bir ayak izi, her izde bir hikaye...
Adımlarken, yorgun bir kemancı dikkatimi çekti. Enstrümanına tutunmuş, tellerini kontrol ediyordu. Yanına yaklaştım, selamlaştık. Benimle konuşmadan, kemanının tellerini yavaşça arşeye sürdü.
"Bugün neden çalmıyorsun?" diye sordum.
Gözleri uzaklara daldı. "Çalıyorum, ama kimse duymuyor," dedi. "Bazen mucize, tam karşında durur, ancak gözlerin başka şeylere dalmıştır."
O an, gece gördüğüm rüyayı hatırladım. Aradığım mucize, sokak aralığındaki ufak bir melodiydi. Sessizce kemancıyı dinledim. İçimde bir şeyler yankılandı, belki geçmişe dair pişmanlıklar, belki de gelecek için taşıdığım umutlar...
Sonra vedalaştım. Defterime kısa notlar alarak ilerledim. Karşıma yıkık bir duvar çıktı. Önünde, boş çerçeve. Kim, neden bırakmıştı? Çerçevenin içine baktığımda, sadece yokluk gördüm. Bazen bazı şeyler yoktur, çünkü yerini hâlâ gelmemiş bir mucizeye bırakır diye düşünüyorum.
Defterime şöyle yazdım: “Belki de mucizeler, kendimizi bildiğimiz anlarda saklıdır.
Geç kalmak, onları görmemize engel değil; belki de bir davettir.”
...
Devam ettim, sokaklar bitti, caddeler birbirine bağlandı. İnsanların koşuşturmasına karıştım. Herkes kendi hikayesinde bir şeyler arıyordu. Kimisi sevinç, kimisi teselli, kimisi sadece sessizlik...
Eve döndüğümde, kemancının melodisi hâlâ aklımdaydı. Defterime son cümle daha ekledim: “Yorgun bir enstrüman da olsa, içinde yaşam, mucize vardır. Yeter ki o sesi duymayı iste.”
Belki bugün, yaşamın kırık sesleri arasında bir yerlerde, kendi mucizemi gördüm.
Belki de sadece rüyanın peşinde sokakları dolaştım. Hangisi doğruydu, bilmiyorum.
Ama bildiğim tek şey, bir anlığına bile olsa, hayatı başka bir gözle görmenin güzelliğiydi.

Comments