top of page

Derinleştikçe Uzaklaşmak

  • Yazarın fotoğrafı: Uğur Akyürek
    Uğur Akyürek
  • 2 gün önce
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 17 saat önce

Her gün yeni bir anlam icat ediyoruz.

Ama kimse sormuyor:

Bu anlamlar kimin hayatına değiyor?

Toprağa gömülen günlerin ardından, sıfırdan başlamak yerine neden birbirimizden kopuyoruz?

Gelişenler ve sabitlik arayanlar…

Aslında ikisi de aynı yerden yola çıkmıştı:

İçgüdüsel bir niyetten. Anlamlı olma arzusundan.


Biz ise anlamı küçük parçalara böldük.

Daha incelttik, daha sofistike hale getirdik.

Buna “gelişim” dedik.

Oysa toplumla birlikte gelişen bireylerin kopuşu, her gün biraz daha büyüdü.


Sanat yaparken de böyleydi.

Derinleşmek güzeldi.

Kahramanlık hikâyeleri aramıyorduk, his yeterliydi.

Ama aradaki mesafe büyüdükçe, hayat garip bir şekilde manasızlaştı.

Ben dağları aşmıştım.

Kendi süper egomla bile, neredeyse narsistçe dalga geçebilecek kadar yol almıştım.

Dostlarım vardı.

Sevdiklerim vardı.

Ama yine de bir şey eksikti.


Ne?


Yarattığımız her soyut kavram, toplumdan uzakta bir yerde anlam kazanıyordu.

Oysa amaç anlaşılmak değil miydi?

Birlikte gelişmek değil miydi?

Herkesin gelişimi elbette kendine göre olabilir.

Ama sanat yapan insanların, derinleştikçe toplumdan uzaklaşıp, sonra da yarattıklarıyla takdir beklemeleri…

Bu başlı başına bir ironi değil mi?

Bir de “yaşlandık” diyenler var.

Sanki yaş almak, kenara çekilmenin bahanesiymiş gibi.

Oysa mesele genç kalmak değil;

işe yaramak.

Hâlâ bir şeye dokunabilmek,

birilerinin hayatında küçük de olsa bir karşılık bulabilmek.


Toplum sandığımızdan çok daha gerçekçi.

Günümüz dünyasının zor koşulları, hayati değerleri bizlerden daha net görmelerine sebep oluyor.

Ama doğru ve gerçek kavramlarının bile artık bir amacı kalmamış gibi.

Yerle yeksan olmuş durumda.


Belki burada bir ışık yakmak gerekiyor.

Belki “yaşlandık” deyip köşeye çekilmek yerine, yeniden sinema anlatmak lazım.

Bağ kurmak lazım.

Soyut işlerle kafa açmak yerine, kalplere sıcak bir dokunuş gerek.

Belki de sohbet.

Belki hikâye.

Belki bir festival alanında, mana kavramlarını yeniden birlikte düşünmek.


Filmini anlamayan insanlara yukarıdan bakmak yerine,

Onlara ışık tutmak.

Hatta kabul etmek:

O film belki de çok iyi değildi.

Ben Kaf Dağı’nın az ötesinde oynayan, üreten, sanat yapan insanlarla büyüdüm.

O aydınlığın içinden geldim.

Ama bugün çürüyen bir toplum varsa,

Sessiz kalmak da bir tercih.

Belki de artık, bizlerin sesini yükseltmesi gerekiyordur.

Bağırarak değil.

Üstten konuşarak hiç değil.

Yan yana durarak.

Çünkü sanat, toplumdan uzak bir zirvede değil;

İnsanların arasında anlam kazanır.

Ve belki de asıl gelişim,

Daha derine inmekte değil,

Yeniden birbirimize yaklaşabilmektedir... Akyurek ... aralık 25

 
 
 

Yorumlar


Get on the list /

Thanks for submitting!

@2023 by Ugur Akyurek

bottom of page