Bir şehir vardı. Sessizliğin çığlık kadar güçlü olduğu, her köşesinde yarım kalmış hikayelerin yankılandığı bir şehir. Sokaklarında dolaşırken, ayaklarım beni eski bir meydanın ortasına götürdü. Tam merkezde, yılların yorgunluğunu taşıyan eski bank.
Bankın üzerinde, bir kadın oturuyordu.
Elinde küçük aynası, çatlaklarla dolu.
Aynayı defalarca çantasına koyup çıkarıyordu. Bu hareket, hayatın ona sunduğu bir döngü gibiydi. Yanına oturdum. Konuşmaya başlamak istemedim, ama kadının gözleri sanki bir şey anlatmak için beni çağırıyordu. Bir süre sonra kendi kendine mırıldandı:
“Hayatta bir kez mucize yaşadım. Yaşamışım, ama ne yazık ki, o mucizeyi geç fark ettim.”
Başımı ona çevirdim. Gözlerindeki yaşlar, hem pişmanlığı hem de hatırlamanın buruk huzurunu taşıyordu.
“Neydi o mucize?” diye sordum. Sorarken kendi cevabımdan korkar gibiydim.
“Bir fırsattı,” dedi. “ Hayatı değiştirme fırsatı.
Ama ben o zaman bunun bir mucize olduğunu anlayamadım. Kendi kaygılarıma o kadar odaklanmıştım ki, gerçek olanı gözden kaçırdım.”
Bu sözleri duymak beni düşündürdü. Hayatımızdaki mucizeler hep yanımızda mıydı?
Yoksa onları geç fark edip sadece pişmanlık mı bırakıyorduk geriye?
Kadın aynayı bir kez daha eline aldı. Çatlaklardan yansıyan ışık, yüzündeki çizgilere dokundu.

"Bir kere bile durup o insana, 'Seninle gurur duyuyorum,' diyemedim," dedi. "Belki de mucizeler, elimizde tutmayı beceremediğimiz o anlardan ibarettir."
Sessizlik yeniden çöktü. Meydanın ortasında saat kulesi vardı, zamanı hatırlatacak kadar heybetli ama pişmanlıkları unutturacak kadar anlamsız. Kadın ayağa kalktı, cebinden eski mendili çıkardı ve bankın üzerine bıraktı. "Bana her gün hatırlatıyor," dedi.
"Bir mucizeye geç kalmak bile, hayatın armağanıdır. Çünkü bir kere bile görebilmek, asıl hediyedir."
Mendili almak istedim, ama yapmadım. Belki de bazı şeyler, olduğu yerde kalmalıydı.
Kadın uzaklaşırken, meydanın sessizliği yeniden üzerime çöktü. Ama bu kez, o sessizliğin içinde hüzün vardı.
Belki de mucizeler hep burada, gözümüzün önündeydi. Onları fark etmek için sadece biraz daha yavaşlamamız gerekiyordu.
Ve belki de pişmanlıklar, bir sonraki mucizeyi kaçırmamamız için bir hatırlatıcıydı.
Akyürek 23 ocak 25 ...
Komentáře