Hayatımız boyunca, farklı insanların gözünden farklı “ben”ler olarak görüldüğümüzü fark edemeyiz çoğu zaman. Kimisi bizi fazlasıyla nazik bulur, kimisi gergin. Kimi, neşeli biri olduğumuzu düşünür, kimiyse içine kapanık. Aslında tüm bu yorumlar, bizi tek bir kelime veya tek bir tanım içine hapsetmeyi amaçlar. Oysa insan, tek bir açıdan bakarak tanımlanamayacak kadar karmaşık ve değişkendir.
Bu çeşitlilikte en önemli nokta, başkalarının gözlemlerinin veya yargılarının bizim asıl gerçeğimizi tam olarak yansıtmayacağıdır. Her insan, karşısındakini kendi birikimleri ve önyargılarıyla algılar. Dolayısıyla, başkalarının bizi farklı şekillerde yorumlaması, bizimle ilgili bir gerçeği değil; onların kişisel bakış açılarını yansıtır.
Peki, bu durum bir sorun mu? Elbette hayır. Çünkü değişmek, gelişmek ve dönüşmek, hayatın doğal bir parçasıdır. Bugün olduğumuz insan ile yarın olacağımız insan arasında bazen uçurum kadar fark olabilir. Bu değişim, içinde yaşadığımız sistemin kalıplarına ve dayatmalarına uyum sağlamak için değil; tam tersine, o kalıpların dışında kendi özgün yolumuzu bulmak içindir.
Farkına varmamız gereken diğer bir gerçek ise, dünyada var olan çarpıklıklar ve bozukluklardır. Toplumun etiketler üzerinde yükselen yargıları, çoğu zaman insanı tek bir kategoriye sokar. Fakat kendimize “Ben kimim?” sorusunu sorduğumuzda, en derin cevabın hiçbir kalıba uymadığını görürüz. Biz, tek bir etiketle tanımlanamayacak, kendine özgü bir bütünüz.
Bu yüzden, “Senden bir tane var” cümlesi, sanıldığından çok daha güçlü bir anlama sahiptir. Hem kendini tanımak hem de başkalarının bakışına göre şekillenen etiketlerden sıyrılmak, insanın özgün potansiyelini ortaya çıkarır. Kendi doğrularını aramak, kendi yolunu bulmak ve bu süreçte başkalarının düşüncelerine gereğinden fazla önem vermemek, özgürlüğün asıl kaynağıdır.
Sonuç olarak, herkesin seni farklı bir versiyonda görmesi kaçınılmaz. Önemli olan, bu farklı görüşleri dinlerken hangi noktada kendini bulduğudur. Değişmek ve gelişmekten korkmadan, kalıpları reddederek, kendi hikayeni yazma cesaretini gösterdiğinde, hayata dair en büyük adımı atmış olursun. Çünkü hiçbir etiket, hiçbir kategori ve hiçbir kalıp, senin gerçeğinden daha önemli değildir.
Akyürek 25 ocak

Comments