Bir gün, genç Ludwig van Beethoven, çalışmak için sevgili piyanosunun başına oturmuştu. Fakat o gün, ilham ona pek uğramıyordu. Notalar zihninde uçuşuyor ama bir türlü parmaklarına dökülmüyordu. Ne zaman bir melodi yakalasa, hemen kayıp gidiyordu. “Kafam tıpkı bir tavuk kümesi gibi!” diye söylenerek saçlarını karıştırdı.
Bir anda burnuna mutfaktan gelen tatlı bir koku çalındı. Elmalı turta! Beethoven’ın gözleri parladı. Zira müzik yaratmada başarılı olamadığı günlerde, tatlı yemeyi büyük bir keyif olarak görürdü.
Koşarak mutfağa gitti ve aşçısı Helga’ya seslendi:“Helga! Elmalı turta hazır mı?”
Helga, ellerini beline koyup Beethoven’a doğru döndü:“Hayır, Bay Beethoven, biraz daha sabırlı olmanız gerek. Ayrıca müziğinizi bitirmeniz lazım. İlham aç karnına gelir!”
Beethoven, “Saçmalık!” diyerek mutfağı terk etti ama Helga’nın sözleri kafasına takılmıştı. “Aç karnına ilham mı?” diye düşündü. Oturdu, piyanosunun başına geçti. Birkaç nota çaldı, ardından gözleri mutfağın kapısına kaydı. Ama hayır, ilham gerçekten geliyordu!
Biraz açlık, biraz tatlı kokusuyla Beethoven, bir saat içinde tam bir şaheser besteledi. O kadar heyecanlanmıştı ki mutfağa fırlayıp bağırdı:“Helga! Turta hazır mı? Müzik de hazır!”
Helga gülerek turtayı masaya koydu:“İşte bu! Beethoven, gördünüz mü? Tatlı sabrın meyvesidir!”
Beethoven, bir dilim turtayı ağzına attı ve mutlu bir şekilde piyanosuna geri döndü. Bu olaydan sonra her yeni beste için önce mutfaktan gelen tatlı bir kokuyu beklediği rivayet edilir.
İlham her zaman sessizce gelmez. Bazen bir elmalı turta gibi kokularla gelir. Ve sabır, bazen bir sanatçının en büyük ilham kaynağıdır.
Comments